Hayal mi? Gerçek mi?

“Beyin, hayal ile gerçeği ayırt edemez”
Bu cümleyi ilk duyduğumda; “ Yok artııık…! Daha neler? Kim uydurmuş bunu? “ diye düşünmüştüm.
Sonra öğrendim ki;
Bir olay yaşadığımızda, beynimizin hangi bölümleri çalışıyor ise hayal ettiğimizde de aynı bölümleri çalışıyormuş. Hatta bu cümlenin ispatı olarak şu örnekler var:
Bir araştırmada, piyanistleri iki gruba ayırmışlar ve hepsine aynı parçayı çalışmaları söylenmiş. 1. grup her gün piyano başında 2 saat çalışmış. 2. grup ise her gün piyano başında 2 saat çalıştığını hayal etmiş. Her 2 gruptaki piyanistlerin, çalışmaları sırasında beyinleri incelendiğinde; beyinlerinin aynı bölgelerinin çalıştığı görülmüş. 3. günün sonunda her iki grubun performansı tamamen aynıymış.
Bir başka araştırmada, vücut geliştirmeyle ilgili. 2 farklı grup 1 ay boyunca aynı egzersizleri yapmışlar. Yine 1. grup bu egzersizleri fiziksel olarak yaparken; 2. grup sadece yaptığını hayal etmiş. 1 ay sonunda fiziksel olarak antreman yapan kişilerin kaslarında %30 gelişme görülmüş. Hayal eden grubun ise %22.
Yani uydurma değil, GERÇEK…
“Beyin, hayal ile gerçeği ayırt edemiyor”
“Beynimiz, madem gerçekten olanla, hayali ayırt edemiyor. Neden hayal diye adlandırdığımız isteklerimizi kurgulamıyoruz. Hayal edelim ve bu hayali beynimizde sürekli olarak tekrar edelim, gerçekleşsin.” dedim, kendi kendime büyük bir heyecanla.
“Sen çokça hayal kuran birisin zaten. Bugüne kadar ne kadarı gerçekleşti?” diyen Bilgiç ( iç sesimin adı ) beni bir sarstı. Evet yaaaa… :(
“Haklısın, ben hayaller kuruyorum ama bugüne kadar herhalde yüzde biri ancak gerçekleşmiştir. Benim beynim hayalle gerçeği ayırt ediyor, anlaşılan. Amaaan ne güzeeel… :(
Hem araştırmalar sadece bir beceri edinmek üzerine yapılmış, her hayal için çalışmaz ki… Bu da bir genelleme ve ben istisnayım.” cümleleriyle, Bilgiç’ e katıldım.
İyi de… Ben istisna olmak istemiyorum ki.
Sonra, fark ettim ki, ben hayal kuruyordum ama onların gerçekleşmelerini beklemiyordum.
Hayallerimi kurarken hep “Bunlar hayatta olmaaaz…” diyorlardı inandıklarım, değerlerim. Ben de “Hayal işteee…” diyerek onları onaylıyordum. Gerçekleşeceklerine inanmıyordum. Bu yüzden de hayallerimi kurgulamıyordum.
Ve kolları sıvayıp çalışmaya başladım.
İlk olarak hayallerim neler onları yazdım.
Bana göre küçük, yani olmaması durumunda, yerle yeksan olmayacağım hayallerim ile çalışmaya karar verdim.
Sonra bu hayallerimin önündeki engellerim nelermiş bir görelim dedim ve tek tek çıkarıp; yazdım.
Engelerimi kaldırmak için koçluk ve regresyon ile çalıştım.
Bilgiç’ in, hayallerim üzerindeki itirazlarını bireeer bireeer kaldırdım.
Kurguladım.
İnandım.
Değiştim.
Gerektiğinde tekrar kurguladım. Değiştirdim.
İnandım.
Ve o hayallerim gerçekleşmeye başladı.
Ben değişip, dönüştükçe; küçük hayallerim olmaya başladıkça Bilgiç’ de benim tarafıma geçmeye başladı. :)
Sonra da büyük hayallerim için çalışmaya başladım.
Ben yapabildiysem, siz de yaparsınız.
Şu anda belki sadece bir hayal, öyle mi kalsın; yoksa gerçeğe mi dönüşsün?
Kararı siz verin…